Her şey, gördüğümüz, duyduğumuz ve hissettiğimiz gibi midir gerçekten acaba?

Kutsal Kitapları ve Bilge insanların kitaplarını, sözlerini okuruz veya duyarız! Doğru olduklarına da kesinlikle inanır ve etkileniriz!

Okuduklarımızı ve duyduklarımızı, başkalarına da anlatır veya sosyal medya ortamlarında paylaşırız! Bu sözler, genellikle güzel ve iyi yaşamak üzerine öğütler veya tavsiyelerdir!

Ancak bunları yaşamına uygulayanlara da pek az rastlarız!

Bir yerde okumuştum, şuan ismini hatırlayamıyorum, ciddi-bilimsel araştırmalar ve yaptığı çalışmalarla ünlü bir Bilim Adamı, şöyle diyordu “şuan yeryüzünde yaşayan insanların yüzde seksenine yakını veya fazlası gerçek huzur ve mutluluk halini yaşayamamaktadırlar. Dolayısıyla bu kadar insan, sağlıksız yani hastadır! Çünkü tam bir huzur halinden ve gerçek mutluluktan yoksun insanlara sağlıklıdırlar diyemeyiz!”

Bu görüşe yüzde yüz katılıyorum! Öncelikle sağlıklı olmak nedir? Bunun cevabını, sağlık konusunda yeryüzünde en yetkili merci olan, Dünya Sağlık Örgütü (WHO)’dan alalım.  Dünya Sağlık Örgütü (WHO), sağlığı şöyle tanımlıyor: ‘Sağlık, yalnızca hastalık ya da sakatlığın olmaması değil; tam bir fiziksel, zihinsel ve sosyal refah durumudur!”

Yüzde Sekseni ifadesini abartılımı buluyorsunuz? Öyleyse çevrenize bir bakınız; zengini-yoksulu, iyisi-kötüsü, güzeli-güzel olmayanı, her statüde, her seviyede ve her durumdaki insanların ne kadarı tam bir huzur ve mutluluk halindedirler acaba?

Bir şarkı sözü var ya; “Herkesin bir derdi var/Durur içerisinde..”   

Biliyor musunuz, aslında insanların tam bir huzur ve mutluluk halinde olamamalarında bu şarkının da payı vardır!

DEVAM EDECEK..