• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/ihkav
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=05558782155
  • https://twitter.com/ebibsa
  • https://www.youtube.com/user/ebibsa
Hava Durumu
EBR Medya & Ajans

ebr logo

Koloni Youtube
İkinci ticari uydu
Üyelik Girişi
Haberler
Site Haritası
Takvim

İyi Şeylerde Oluyor (1. Bölüm)

“Dertli bir adamın tereddüt ve dumanlarla dolu bir gönül evi vardır. Derdini dinlersen o evde bir pencere açmış olursun.“

İyi insanlarla bir arada bulunmak, ne iyi bir şey...  
Güzel insanlarla aynı ortamda çalışmak, ne güzel bir şey.. 
İy
iler ve iyiliklerdir, hayatımızı iyileştirip ve güzelleştiren...

Yine her zamanki gibi tartışmalarla, kavgalarla geçen bir mesai gününü tamamlamak üzereydik. Mesai saati dolmak üzere olmasına rağmen hala hastane koridorlarında telaşla koşuşturan, bekleşen, yaşlısı genci çoluğu çocuğu insanlar vardı ve hala tartışmalar, yalvarmalar devam etmekteydi. 

Her gün binlerce kişinin önünde kuyruğa girdiği, hastane eczanesinin camları ve kapıları mesai bitimi nedeniyle kapatılmıştı. Fakat halen eczane önünde onlarca insan vardı!  

Bunlardan kimileri; camları tıklatarak, "saatlerdir sırada beklediklerini, doktorun, bu ilaçları bugün mutlaka almalarını tembihlediğini veya uzak yerlerden geldiklerinden, yarın tekrar gelme imkanları olmadığı" gibi gerekçelerle yalvarmaktaydılar! 
 
Kimileri ise; saatlerdir kuyrukta beklemelerine rağmen sıraları gelmeden, eczanenin kapanışı karşısında büyük bir öfkeye kapılmışlar, eczanenin kapı ve pencerelerini yumruklayıp, tekmeleyerek, küfürler ve tehditler savurmaktaydılar. 

Başka bir tarafta ise; ellerindeki reçeteyi veya raporu imzalatmak ya da günlerdir, röntgende, laboratuvar kuyruklarında bekleşerek toparladıkları filmleri ve tahlilleri doktora göstererek bir sonuca ulaşmak umuduyla, poliklinikler önünde bekleyenler, saatlerdir doktorların gelmemesinden dolayı buradaki görevlilerle tartışmaktaydılar... 

Yukarıdaki yazdıklarımızla, SSK Hastanelerinin Sağlık Bakanlığına devrinden önceki yıllarda, hemen hemen tüm SSK hastanelerinin mesai bitiş saatlerinde rutin olarak yaşananlardan kısa bir kesiti yansıtmaya çalıştık.  

O dönemlerde, SSK Hastanesi Eczanesinde görev yapmaktaydım. Her gün binlerce reçete gelmekteydi eczanemize ve yetersiz fiziki şartlar ve personelle hizmet vermeye çalışmaktaydık.  

Bir SSK hastanesi, özelliklede eczane çalışanı olarak Şehrimizdeki SSK’lar gözünde çok önemli bir insandım! Çünkü herkesin yolu bir gün mutlaka buraya düşmekteydi ve eğer bir tanıdığınız varsa saatlerce ilaç kuyruğunda beklemek zorunda kalmaktan kurtuluyordunuz!  

Eczane bitişiğindeki odamda, evrakları toparlamaya çalışırken genç bir adam girdi içeri, kucağında Üniversite hastanesinde yatmakta olan SSK’lı hastası için bizim eczaneden aldığı bir koli ilaç paketi vardı. “Abi şu koliyi buraya bırakabilir miyim, hemen bir taksi bulup gelip alacağım” dedi. “Olur” dedim, bırakıp çıktı.  

Kolinin üzerinde Mevlâna Hazretlerine ait bir kitap vardı. Kitabı açtım, açtığım sayfada şu güzel sözler yazılıydı;

“Dertli bir adamın tereddüt ve dumanlarla dolu bir gönül evi vardır. Derdini dinlersen o evde bir pencere açmış olursun.“ 

Bu söz, her nedense o an beni çok etkiledi ve kendimi sorgulamaya sevk etti. Masamdaki takvimin üzerine kayıt ettim.  

Her gün binlerce dertli insanla karşılaşıyorduk. Acaba yakınlarım dışında, başka insanların derdini dinlemek, onlara samimi olarak yardımcı olmak hususunda yeterli çabayı gösteriyor muydum? 

Kendimi yokladığımda; burada, bir makine veya bir robot haline geldiğimi irkilerek fark ettim. Evet her gün binlerce dertli, sıkıntılı insanla karşılaşıyorduk ve artık öyle bir hale gelmiştim ki, hastaların, hasta yakınlarının yakınıp-sızlanmaları beni hiçbir şekilde etkilemiyordu! 

Gerçekten çok önemli bir iş ortamında çalışmaktaydım! Aslında bu ortamda biraz daha özverili davranarak, “sadece sorumlu olduğum işi” daha iyi yapmamın bile, "görevimi layıkıyla yerine getirmiş olmamın” gönül rahatlığı ve huzurunu yaşamama sebep olabileceği gibi, insanlar nazarında da hakkımda, “iyilik eden, iyi bir insan” izleniminin oluşmasına vesile olacağının bilincindeydim! 

Bu düşüncelerle odamdan çıktım. Epey bir zamandır, karşımdaki kuru soğuk tahta bankta oturmakta olan bir kadın vardı. Biraz daha dikkatlice bakınca, kadının kucağında, bir mumya gibi, her yanı kirlenmiş sargı bezleriyle sarılı minnacık bir çocuk olduğunu fark ettim! Henüz üç dört yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim bu çocuğun, kafasında, kollarında bacaklarında her yanında sargılar olmasına rağmen annesinin kucağında, arada bir serçeler gibi cıvıldamaktaydı. Kadına; 

-Ablacığım neyi bekliyorsunuz burada dedim. Kadın, hemen yanımızdaki hariciye polikliniğini göstererek 

- Doktoru bekliyorum. Öğleden beri buradayım, ameliyatta olduğunu söylediler, belki gelebilir dediler. 

2. Bölüm İçin Lütfen Tıklayınız 

İsmail Hakkı Kavurmacı 


Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.224632.3537
Euro34.609234.7479
Saat