-İsmail Hakkı Bey, kısaca yaşam öykünüzü anlatır mısınız?

Erzurum’a, 18 kilometre uzaklıkta çok güzel bir köy olan Özbek Köyünde,  çok güzel ve çok iyi iki insanın evladı olarak dünyaya gelmişim.  Kısaca Annem ve Babamla beraber doğduğum köyümden de bahsetmek istiyorum.

Annem, köyümüzde herkesin sevip-saydığı, güler yüzlü, becerikli, iyilik etmeyi ve elinden geldiğince konu komşusuna yardımcı olmayı seven Mehriye Hanımdır.

Babam Hacı Dursun ise; babamı yakından tanıyan ve Erzurum’un sevilip-sayılan Alimlerinden İbrahim Hakkı Çetres Hoca’nın deyimiyle, “bu dünyanın insanı değildi!” Yaşamı boyunca hayatını, çok küçük yaşlarda kılmaya başlamış olduğu Namaza göre programlamıştı. Sabah Namazından sonra, İkindiden önce veya akşamla Yatsı arası gibi, işlerini bu zaman dilimlerine göre ayarlar, randevularını da yine Namaz vakitlerini dikkate alarak verirdi. Anlaşılacağı gibi dindar denilebilecek bir insandı fakat kesinlikle radikal veya fanatik değil, aksine çok ılımlı bir insandı. Herkese karşı saygılı, iyi niyetli, temiz yürekli, dürüst ve sevecen bir insandı.

Uzun yıllar çiftçilikle uğraştı. Sonra şehre taşındık. Burada da ilerleyen yaşlarına kadar çeşitli işlerde çalıştı. Fazla konuşmayı sevmezdi. Hele siyaset veya dini konularda tartışmalara kesinlikle girmez, böyle sohbet ortamlarından hemen uzaklaşırdı.

Helale-harama çok dikkat ederdi. Evine helal rızık getirmek için yukarıda da söylediğim gibi ilerleyen yaşlarına kadar çalıştı. Mahallemiz de yapılan cami inşaatına maddi katkı sağlayamadığından, aylarca cami inşaatında amelelik yaptı.

Kısaca köyümden de bahsetmek istiyorum. Yukarıda da belirttiğim gibi Özbek Köyü, Erzurum Merkeze 18 kilometre uzaklıktadır. Köyümüz ovaya kurulmuş her iki yanından da ilkbahar aylarında oldukça coşkun, yaz aylarında ise durgunlaşan iki çay akmaktadır ve bunlar köyümüzün Sakalıkesik Köyüyle sınırını belirleyen bir konumda birleşerek, birkaç köyün yakınlarından da geçerek, eski adıyla Ilıca, yeni adıyla Aziziye’nin girişindeki bir köprünün altından geçerek Karasu Irmağıyla buluşmaktadırlar. (Acun Ilıcalı’nın memleketi)  

İlkokulu Köyümüzde okudum. İlkokulu bitirdikten sonra, benim eğitimim için Şehre taşındık. Ortaokulu, o yıllarda Erzurum’un en prestijli okullarından olan Şairnefi Ortaokulunda tamamladım. Lise için ise, ilk olarak, Kurtuluş Savaşının ilk adımı olan, Erzurum Kongresi’ne ev sahipliği yapmış olan tarihi binada hizmet veren Yapı-Meslek lisesine başladım. Bir dönem burada eğitim gördükten sonra, buradan ayrılıp Atatürk Lisesine geçtim. Lise son sınıfta, okulu bıraktım ve gençlik yıllarımı biraz karmaşık yaşadım!

Bu dönemlerde şiir ve değişik konularda yazılarda yazmaktaydım. Yazılarım o dönemin bazı gazete ve dergilerinde yer aldıkları gibi Şiirlerimden dolayı ödüllerde aldım. 1992 yılında Coşkularım isimli şiir kitabım çıktı.

Sonraki yıllarda Açık öğretim’den, liseyi tamamlayarak, lise diploması aldım. Bir süre Erzurum dışında değişik şehirlerde çeşitli işlerde çalıştım. Askerlik görevimi tamamladıktan sonrada Erzurum SSK Hastanesi’nde göreve başladım ve Hastanede çalıştığım yıllarda Atatürk Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulundan Sağlık Teknikeri unvanıyla mezun oldum. Daha sonra da Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümünde eğitim görerek,  buradan da mezun oldum.

Erzurum’da bulunduğum yıllarda birkaç arkadaşımla beraber, Erzurum’un en uzun soluklu şehir dergisi olan Erzurum Sevdası Dergisi’ni çıkardık. Bazı dönemler basılı olarak, bazen de internet üzerinden Erzurum Sevdası Dergisi 15 yıla yakın bir süre yayın hayatını sürdürdü. Şimdi başka arkadaşlarımız tarafından, Erzurum Sevdası Dergisi, Web üzerinden daha zengin içerikle yayınlarına devam etmektedir.

Bursa’ya gelir gelmez, Araştırmacı-Yazar Mahmut Celal Özmen Beyle birlikte Bursa Seyir Defteri web sitesini kurduk ve burada Bursa ile ilgili önemli araştırma yazıları yayımladık.

Sonra Mahmut Celal Beyle, aramızdaki fikir ayrılığı sebebiyle, Bursa Seyir Defteri’ndeki çalışmalarımı sonlandırıp, Bursa Objektif web sitesini kurdum ve Bursa’yla ilgili araştırma, haber, fotoğraf ve video çalışmalarımı bu site üzerinden yayımlamakla beraber, Sitede çok değerli şahsiyetlere ait köşe yazıları ve çeşitli konularda çalışmalarda yer almaktadır.

Ayrıca Bursa’da bazı Gazete ve Web sitelerinde köşe yazıları da yazmaktayım.

Bunlarla beraber, 'Dilimiz kimliğimizdir' sloganıyla, Dilimiz ve Edebiyatımız üzerine çok önemli çalışmaları olan, Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği (TDED) Bursa Şubesi Yönetim Kurulu üyesiyim. Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği’nin Genel Merkezi Ankara’dadır. Genel Başkanımız ise, TBMM’de XX., XXII., XXIV., XXV.ve XXVI. Dönemlerde İstanbul Milletvekili olarak  bulunan ve halen İstanbul Milletvekili olan Sayın Ekrem Erdem’dir.

Ayrıca geçtiğimiz yıl, Bursa ve Ukrayna arasında turizm, ekonomi, kültür ve sanat alanlarında etkin faaliyetler gerçekleştirmek amacıyla, “Bursa Ukrayna Kültür, Sanat, Turizm ve Ekonomi Etkinlikleri Derneği’ni” kurduk. Fakat Dernek üyeleri arasında çıkan anlaşmazlıklar ve Covit süreci sebebiyle maalesef bu Dernek arzu edilen faaliyetleri gerçekleştiremedi.  

Son olarak şahsımla ilgili şunu da belirtmek istiyorum ki, yaşamımdaki en öneli şeylerden biriside fotoğraf tutkumdur:

Fotoğraf, yıllardır vazgeçemediğim bir tutku..

Fotoğraf makinesi, artık vücudumun bir parçası, bir uzvum gibi..

Fotoğraf tutkum, hayatıma çok güzel renkler, heyecanlar kattı.

Onun sayesinde nice ilginç-harika-özel şeyler keşfettim, maceralar yaşadım..

Bu güne kadar, en güzel-çok güzel fotoğraflar çekebilmek arzusuyla, bazen şehrin sokaklarında, bazen de karada, havada, denizde, binlerce ‘an-ı’ dondurmanın keyfini yaşadım!

Ancak halen fotoğraf üstüne daha birçok hayallerim-heveslerim var;

Daha uzaklara gitmek, en enteresan şehirlere!

Daha yükseklere çıkmak, en yüce dağlara!

En büyük denizlerin enginlerine açılmak, en derinlerine dalmak okyanusların!

Ve en ilginç insanları, en gizemli canlıları, keşfedilmemiş, hiç el değmemiş-ayak basılmamış en sırlı-gizli yerleri fotoğraflamak.